18 Şubat 2009 Çarşamba

Fas - Marakeş

Ülkenin nispeten kuzeyindeki Fes şehrinden ayrılıp, otobüsle 8 saat süren bir yolculukla başkent ve ülkeye ismini veren kent Marakeş’e doğru ilerliyoruz. Fas’ta ismi “Morokkoush” olan şehir, ülkeye de ismini vermiş. İngilizce “Morrocco” olmuştur. Fas’ta her şehrin kendine özgü bir rengi vardır. Kasablanca betonarme yapılarıyla beyaz-gri, Fes kerpiç binalarıyla sarı, Marakeş kilden binalarıyla kırmızı, daha güneydeki yazlık mekânlar Essaura ve Agadir mavi kepenkli beyaz kısa evleri ile mavi beyaz renkleriyle bilinir.

Marakeşe doğru ilerlerken Orta Atlas Dağları’nın eteklerinde Ifrane denilen bir kasabada mola veriyoruz. Ifran ülkenin en ünlü kayak merkezlerinden biri. Orta Atlaslar’ın tepelerine yakınlığından dolayı orada kurulmuş, birçok kayak merkezi ve oteller bulunmakta. Ifran eskiden bir bedevi kasabasıymış. Daha sonra Fransız sömürgeliği döneminde, Fransızlar burayı tam bir turizm cenneti haline getirmişler. Şu anda bütün binalar dik çatılı, güzel dekore edilmiş süslenmiş, Avrupai bir havaya sahip. Sokaklar ve yollar bakımlı, arabalar daha yeni ve bakımlı hem de çoğunlukla yabancı plakalı. Ifran'da otobüsten indiğinizde tertemiz, ferah dağ havasını kokluyorsunuz. 1,5 saat uzaklıktaki Fes’te hava 30 derece iken burada hava 20-22 derecelere düşüyor. Yeşillikler içindeki kentte karın kokusunu hissedebiliyorsunuz. Bu güzel molanın ardından yolculuğumuza devam ediyoruz. Beni Melal üzerinden geçerken gördüğümüz bir sebze meyve pazarında inip biraz bakınmak istiyoruz, ama otobüsümüze fırlatılan domateslerden inmemenin daha güvenli olacağını anlayarak vazgeçiyoruz. Fas’ın büyük şehirleri dışındaki yerlerinde turistlere ve yabancılara pek iyi bakılmadığını bir kez daha , bu sefer yaşayarak öğreniyoruz, tüm gün süren yolculuğumuz sonunda Marakeş’e geliyoruz.


Marakeş nispeten dünyaya daha açık bir şehir. çok fazla yabancı yaşıyor, turist daha fazla. Daha önce söylediğim gibi, kırmızı bir kent. Ama tüm binaların aynı renk olması çok güzel, en azından bir düzen var. Marakeş’te çok fazla yeşillik yok. İki tane büyük bahçe yapılmış. Bunlardan en büyük olanı, Jarden Majoralle. Yves St Lorent tarafından yine Fransa sömürgeliği döneminde yaptırılmış. İçerisinde onun adına bir anıt var. Küçük olan ise kraliyet tarafından yaptırılmış. İçinde sazan balıklarının yetiştirildiği değişik havuzlar olan, şehrin kanalizasyon sisteminin ilk kurulduğu yer.

Marakeş’in en ünlü yeri Jma El-Fna Meydanı. Gündüz yılan oynatıcılarının, falcıların, kına yapan kadınların olduğu bu meydanda Jma El-Fna'nin arka sokaklarında Souk denen kapalı çarşı benzeri çarşılar bulunmakta. Souk içinde turistik dükkânlar, baharatçılar bulunmakta. Özellikle baharatçılarda değişik baharatlar çok uygun fiyatlarla satılmakta. Gerçek safran almak isteyenler için cennet. Akşam olunca Jma El Fana Meydanı’nda bütün o yılan oynatıcılar, falcılar çekiliyor ve hepsinin yerine büyük bir yemek çadırı kuruluyor. Çadırın içinde sıra sıra konulmuş masalarda tipik Fas yemeklerinin yanında çeşit çeşit salyangoz yemekleri de satılmakta. Hala salyangoza olan bu ilgiyi kabullenebilmiş değilim.
Tabi ki de bunun en büyük nedeni Fransız kültürünün ülke halkı üzerindeki etkisi.
Fas, 1952-59 yılları arasında Fransa sömürgeliğinde kalmış. Ülkede şu an 50’li yaşlarında olan herkes Fransızca’yı anadili gibi konuşuyor. Etraftaki Fransız kafeleri hep o dönemden kalma. Ya da Fes’teki yeni şehir binaları, her yerde hiç yadırgamadığınız Latince tabelalar, ya da dükkânların Fransızca isimleri. Fas’ın birçok yerinde eskimiş, bakımsız bir hava hakim. Kendimce bunun nedenini, 1959’da Fransa sömürgeciliği bırakıp ülkeden çıktıktan sonra ülkenin hep o noktada kaldığına, daha sonrasında hiç ileriye gidemediklerine inanıyorum.
Jma El Fna Meydanı’nda gece gündüz bir sürü etkinlik var. Gece yemek çadırının yerinde değişik oyunlar oynatılıyor, Jma El Fna Meydanı turistik amaçlı bir yer değil. Tümüyle yerel halkın geldiği yemek yediği ve eğlendiği bir yer. Tabi artan turist sayısıyla çadırın içinde birçok turist de görmek mümkün, ama temel amacın kendileri için kurulmuş olması çok dikkatimi çekmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder